Mavi Yelkenli – Mine Ölce

Luigi Rus Solo

Niçin geldim buraya? Köklerimi bulmaya değil elbette ama içimdeki yabancıyı görüp de tanımaya mı geldim acaba?

Çocukluğum mavi bir yelkenliydi eskiden, denizlerde köpükler içinde. Soldu sonradan. Siyah beyaz bir fotoğraf sadece, gümüş çerçevesi kırık. Altı yaşımdaymışım, başımda gümüşler harelendiğinde. Ardından kaza ve kimsesizlik. Dantelli kesilen çocukluğum, köşelerinden batıyor içime. Yirmi sekiz yaşımdayım şimdi ve içim dışım dolu, isyanlı köpüklerle.

Niçin geldim tam da buraya? Belleğim köpüklerde mi öldü acaba?

Saklambaç mı oynuyor anılarım? Bir varlarmış, bir yoklarmış. “Saklanmayan ebe,” demedim ki ben daha? Ne olur, çıksanıza! Oğlumun; şampiyonluk maçı var, onu ilk emzirdiğim an yok! Dondurma için yalvarışı var, dudağının kenarına bulaştırarak yemesi yok! Mavi yelkenli kıyıya yanaşmış ve ruhumu çekip almış sanki.

Sevmezdi oğlum valizleri. Valizin tekerlek sesini duydu mu, gerilirdi. Tekerlek sesi; seyahatti oysa, yarışmaydı, madalyaydı, başarıydı. Tekerlekler taşımıyor artık ne geçmişi ne geleceği. Sapı kırık valizimle sürüklüyorum kemiklerimi sanki. Sürüklüyorum peki nereye? Uyuyorum. Uyanıyorum. Bir yerlerdeyim. Bugün de buradayım demek. Hafızamda; yuva, olarak kayıtlı. Kapı tokmağı paslı. Büyük anahtar kilidi zorluyor açamıyorum. Var gücümle ittiriyorum beynimin tüm kapılarını. Çatırdıyor, hatta bir ikisi kırılıyor fakat bir türlü beni ulaştıramıyor soruların cevabına.

Niçin geldim buraya? Niçin olmasın? Burası da yuvam değil miydi bir zamanlar? Yemeğimi pişiren ellerle, çamaşırımı yıkayanlar birlikte büyütmedi mi beni ve benim gibi binlerce yetimi? Gece dökülen gözyaşlarından nehirler çağlardı ranzalarımızdan. Onlarca yabancı nefesle ısınmaya çalışırdık, gerçek bir yuva hayali kurarken biz. Soğuk fakat yine de yuvaydı işte. Ya şimdi? Oğlum öldüğünden beri, yuva diyebileceğim hiçbir yer kalmadı. Tekerlekleri çoktan yoldan çıkmış bir valizle savruluyorum girdaplarımda. Anne babamın izi yitti, diye erkenden kurmak istemiştim kendi yuvamı. Oğlum oldu, diye sevinmiş; artık benim de izim var, diye gönenmiştim. Çok mu gördünüz anneliği bana? Neden tanrım? Neden o katları yığdın üzerlerine? Çocuklarımızın kemiklerini bile, neden çok gördün bizlere?

Oğlum mavi bir yelkenli düşlerimde. Köpükleri yara yara geliyor. El sallıyorum. İskele kontra yanaşıyor. Büyümüş artık. Uzattığı eli tutup yelkenliye atlıyorum. Pupa seyrediyoruz.

Beyaz köpükler… Ellerimizde…

 

Bu yazı Öykü kategorisine gönderilmiş ve ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Mavi Yelkenli – Mine Ölce için bir cevap

  1. Nurettin Çakan der ki:

    Saklanbaçın köşesinde mavi köpükler!
    Sevinçle hüzün dansediyor
    Çok güzel bir melodi

Nurettin Çakan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir