İçeriğe geç

Van Gogh’a Mektup – Senem Gökel

Van Gogh

 

Sevgili Gogh,

O tarlalar boştu da, başaklar hışırdarken ve topraktan yükselen sesler çevrende dans ederken, sen de koştun ve tabancan elindeydi ve bastın tetiğe. Bir kan patladı, elin yukarı titredi, indi. Ah, o başa dert kallavi yaşam, parmak tırmalayan saçaklardan süzüldü. Gök yıldızlandı, bir ışık çevreledi hepsini ve döndüler gözünün önünde. Geceydi ve artık kargalar almıyordu kanatlarının altına sarıdan yüreğini deliliğin. Eve dönüyordun, yuva dedikleri yere, bizi koydukları yere.
​Gogh, boyalarını aldın eline, ağzın bulaştı. İyice delirdi dediler. Tabanca yoktu ve tarlalar değil, bir ahırdı yerleşen omurga kemiğine. Seni ayakta tutan direk. İçine yerleştiğin resim. Yalpalayarak vardığın beyazlık, bir çarşafın altına yerleşti ve içti tütününü. Yirmi dokuz saatin içine sığdığı ve bekleyişin telaşlı bir buruklukla Theo’ya vardığı zamanda, dünya bir ömür daha döndü. Herkes birbirini sevdi, birbirine duyarsızlaştı ve ölüp doğdu yeniden bu saatte. Alev bürüdü saçını, kirpiklerin daha da kızıllaştı.
​Sonra bir ruh boğaza tırmandı ve tünedi oraya.
“La tristesse durera toujours,” kurtardı kendini ağzından.
Gitti, kendini köşedeki askılığa astı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir